Prostat kanseri gelişmiş ülkelerde erkeklerde en sık görülen kanserler arasındadır (Resim 1). Ülkemizde de prostat kanseri görülme sıklığı akciğer kanserinden sonra ikinci sıradadır. Ulusal Kanser Enstitüsü’nün tahminlerine göre 2021 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde yaklaşık 250.000 kişiye prostat kanseri tanısı konulacak ve 34.500 erkek de prostat kanseri nedeniyle ölecektir. Ancak şunu unutmamak gerekir ki pek çok kanser türünde olduğu gibi prostat kanserinde erken tanı hayat kurtarıcıdır. Prostat kanseri lokalize veya bölgesel evre olarak tanımlanan erken dönemde yakalanırsa hayatta kalma oranı neredeyse %100’dür. Bu nedenle prostat kanserinin erken evrede yakalanması amacıyla rutin üroloji kontrolü çok önem arz etmektedir. Hele ki COVID-19 pandemisi nedeniyle rutin doktor kontrollerinin yapılamadığı bir dönemde bu durum daha da ön plana çıkmaktadır.
Prostat kanseri genellikle 60 yaş üstü erkeklerde daha sık görülmekle birlikte son yıllarda gerek beslenme gerekse hastalık gelişimi için risk faktörlerine maruziyet nedeniyle daha genç yaşlarda da görülebilmektedir.
Risk Faktörleri:
Araştırmalar, prostat kanserine yakalanma şansını artıran bazı risk faktörleri ortaya koymuştur. Bu risk faktörleri şunları içerir:
Yaş: Bir erkeğin yaşı ne kadar ileriyse prostat kanserine yakalanma riski de o kadar fazladır.
Aile öyküsü: Ailenizden miras kalan belirli genler (ebeveynden çocuğa geçen) prostat kanseri gelişme riskini etkileyebilir. Prostat kanseri tanısı almış babası, erkek kardeşi veya oğlu olan bir erkeğin, hastalığa yakalanma olasılığı iki ila üç kat daha fazladır.
Beslenme alışkanlıkları: Doymuş yağlardan (hayvansal gıdalarda bulunan yağlar, tereyağı, margarin, iç yağı, kuyruk yağı) ve kırmızı etten zengin, sebze-meyveden fakir beslenme alışkanlığı prostat kanseri riskini arttırabilmektedir.
Belirtiler:
Prostat kanserinin erken evrelerinde genellikle herhangi bir belirti görülmez. Ancak kanser dokusunun büyümesi veya çevre dokuları etkilemesi bazen şu bulgulara neden olabilir: İdrara başlama zorluğu, zayıf veya kesintili idrar akışı, özellikle geceleri sık idrara çıkma, mesaneyi tamamen boşaltma zorluğu, idrar yaparken ağrı veya yanma, idrarda veya menide kan görülmesi, sırtta, kalçada veya pelviste geçmeyen ağrı, cinsel ilişki sırasında ağrılı boşalma. Ancak şunu mutlak belirtmek gerekir ki bu bulguların hemen tamamı iyi huylu prostat büyümesinde veya başka durumlardan da kaynaklanabilir. Sizi endişelendiren herhangi bir bulgunuz varsa, paniğe kapılmadan ürolojik kontrolleriniz için doktora başvurmanız en doğru yaklaşımdır (Resim 2).
Erken Teşhis:
Prostat kanserini taramak için yaygın olarak prostat muayenesi ve kandan bakılan prostat spesifik antijen (PSA) testi kullanılır. PSA, prostat tarafından salgılanan bir maddedir. Prostat kanseri olan erkeklerde kandaki PSA seviyeleri genellikle daha yüksektir. PSA düzeyinin, prostatı etkileyen diğer durumlarda da yükselebileceği akılda tutulmalıdır. Yapılan değerlendirmeler sonrası prostat kanseri şüphesi olan erkeklere prostat biyopsisi planlanır. Kanserin kesin teşhisi ancak prostat biyopsisi ile yapılabilir. Prostat kanseri tanısında son dönemdeki en önemli gelişmelerden birisi olan MR füzyon biyopsi gereksiz prostat biyopsilerini önlemek ve/veya prostat biyopsisinde prostat kanseri klinik tanı doğruluğunu artırmak amacıyla klinik kullanıma girmiş bir uygulamadır. PSA yüksekliği olan veya prostat muayenesinde kanser şüphesi olan hastalarda ilaçlı prostat MR görüntülemesi yapılır. MR görüntülemede kanser şüphesi taşıyan alanlar varsa bu alanlar işaretlenir. Prostat biyopsi işlemi yukarıda anlatılan standart yöntemle benzerdir. MR ile elde edilen görüntüler özel bir yazılım kullanılarak prostat biyopsisi yapılacak ultrasona yüklenir. Makattan ultrason probuyla girildikten sonra prostatın görüntüsüyle MR’da elde edilen görüntüler üst üste getirilir. MR’da kanser şüphesi taşıyan alanlar hedeflenerek bu alanlardan iğne yardımıyla prostat dokusu alınır.
Tedavi Seçenekleri:
Hastalığın her evresinde etkili tedavi mümkündür; özellikle hastalığın prostat dışına çıkmadığı erken evrede tam şifa sağlanabilir. Tedavi yöntemleri hastalığın evresine göre belirlenir. Erken evredeki hastalıkta genellikle ameliyatla prostatın alınması veya ışın tedavisi yöntemleri kullanılırken, ilerlemiş hastalık durumunda hormon tedavisi, kemoterapi veya destek tedavileri uygulanmaktadır. Tedavi planı; kanserin evresi ve derecesi, hastanın yaşı ve beklenen yaşam süresi, eşlik eden diğer ciddi sağlık sorunlarının olup olmaması, kişinin kanserin hemen tedavi edilmesine ilişkin duyguları ile hekimin konuya dair görüşü ve tedavi seçeneklerinin olası yan etkileri göz önünde bulundurularak kişiye özel yapılmalıdır.
Önleme:
Prostat kanserini önlemenin kesin bir yolu yoktur. Yaş, etnik köken ve hastalığa ait aile öyküsü varlığı gibi bazı değiştirilemez risk faktörleri söz konusudur. Ancak riski azaltmaya yardımcı olabilecek bazı şeyler vardır bunlar; düzenli fiziksel aktivite, sağlıklı bir kiloda kalmak, sebze oranı yüksek ve yağ oranı düşük bir diyet, prostat kanseri riskini azaltmaya yardımcı olabilir.
Toplumumuzda erkek ağlamaz tarzında bir düşünce tarzının erkek sağlığını olumsuz etkileyen bir faktördür. Dünya genelinde yapılan çalışmalar da erkeklerin sağlıkla ilgili farkındalık açısından kadınlara oranla daha ilgisiz olduğunu ve sağlık sistemini daha az kullandığını ortaya koymaktadır. Kadınlar sağlıkla ilgili ve kanserde erken tanı konularında bilgiye ulaşmakta daha aktif davranırken, erkeklerin bu konuda daha pasif davrandığı bilinmektedir. Şikayetleri olan erkekler, tıbbi yardım almamakta kadınlara oranla daha çekingen davrandığı ve doktor başvurusunu çoğu zaman son ana kadar ertelediği görülmektedir. Ancak son yıllarda bilinçlenme düzeyi arttıkça erkeklerin, bu bilgiyi yaşamında kullanıma soktuğu da gözlemlenmiştir. Bu gözlemler ışığında erkeklerde en sık görülen kanserler arasında yer alan prostat kanserinin erken tanısına yönelik toplumsal bilinci ve farkındalığı artırmaya yönelik çalışmalar büyük önem arz etmektedir.
Sonuç olarak özetleyecek olursak; prostat kanseri erken tanı konulabilen ve tedavi edilebilen bir hastalıktır. Erkeklerin 50 yaşından itibaren, birinci derece akrabasında prostat kanseri görülenlerin de 40 yaşından itibaren üroloji uzmanına düzenli muayene olması ve kanda prostat spesifik antijen testini yaptırması erken tanı konulması açısından önemlidir. Erken tanı ve tedavi hayat kurtarıcıdır. Tüm kanserlerde olduğu gibi; sağlıklı (sebze ve meyveden zengin) beslenme alışkanlıklarının benimsenmesi, fiziksel aktivite ve egzersiz yapmak, sigarayı bırakmak ve sağlıklı kiloda olmak prostat kanseri riskini azaltabilecek önlemlerdir. Bunların dışında E vitamini, Selenyum, yeşil çay, domateste bolca bulunan likopen gibi maddelerin tüketilmesi bir dönem önerilmiş, ancak kesin koruyuculuk yönündeki faydaları yapılan araştırmalarda net olarak ortaya konamamıştır.
Prof Dr Ömer Demir
Life Üroloji Kliniği
lifeuroloji@gmail.com